LEYLA İLE MECNUN
Kukla Ve Hayal Perdesi’nden akseden aşkın, Meddah’ın ironik anlatımıyla şimdiye uzanan hikâyesi...
Yâ Rab bela-yı aşk ile kıl âşîna beni
Bir dem bela-yı aşktan kılma cüdâ beni Fuzuli
Aşkın aşkınlığında gezinirken anlamsızlığın kör kuyusuna düşmek…
Hikâyenin aslına sadık kalarak çağdaş bir yorum getirmeye çalışan oyunumuzda, oyun kişileri kâh ipli kukla olup perdenin önüne iner, kâh sır perdesinin, gerçekle düşün, düşle oyunun gerçeğini aramak derdine düşmüş bencileyin tasvirler olarak perde üzerinde karşımıza çıkar.
Oyunumuzun tek bir gerçek oyuncusu vardır, o da anlatıcı rolünü üstlenen Meddah. Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun değerlerinden olan Meddah, gerçekle gerçekötesi arasında bağ kurmaya çalışmaktadır oyunumuzda. Oyunumuzun hem anlatıcısı, hem ozanıdır, hem aktarıcısı, taşıyıcısıdır.
Oyunun Geleneksel Türk Tiyatrosu’nun da sahip olduğu ‘’açık biçim’’ üzerine kurulmasının bir nedeni de, efsanenin gerçekliğini kırarak günümüze taşıma çabasıdır. Kukla Gölge ve Meddahlık disiplinlerinin bu hikâyede birleştirilmesi ile bir görsel şenlik hedeflenmektedir. Hem kukla sahnesinde hem hayal perdesinde izleyeceğimiz oyun kişilerimizin bu ikili görünüşü boşuna değildir. Oyun kişilerimizin kukla halleri olayları anlatırken; hayal perdesinde izleyeceğimiz tasvirleri ise aşkın sır perdesini aralamaya çalışacaktır. Olaylar sahneye aksederken zaman zaman araya girerek konuyu pekiştirici rol oynayan Kukla Koromuz da Antik Yunan tragedyalarındaki koronun işleviyle bağ kurmaktadır.
Süre: 60 dk.





